Fatura ile ilgili Genel Kaideler
1. Faturanın, Kendisi ile İlgili Genel Kaideler
1.1. Faturanın Şekil Şartlarına Uygunluğu
Faturanın, her şeyden önce Vergi Usul Yasasının Faturanın Şekli başlıklı 230. maddesinde gösterilen şekil şartına uyması gerekmektedir.
Vergi Usul Yasasının 230. maddesinde faturanın şekli şu şekilde açıklanmaktadır.
Faturada en az aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir.
- Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası
- Faturayı düzenleyenin adı varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarası
- Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi varsa vergi dairesi ve hesap numarası
- Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı
- Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır)
Malın bir mükellefin birden çok işyerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bend te yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231’inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.
Şu kadar ki nihai tüketicilerin, tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.
1.2. Faturanın Münderecatının (İçeriğinin) Doğruluğu
Fatura, Türk Ticaret Yasasının ve Vergi Usul Yasasının Fatura ile ilgili hükümleri gereğince satıcı ile müşteri arasındaki ticari ilişki sonucunda düzenlenen bir belgedir.
Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin düzenleme Vergi Usul Yasası’nda da yer almıştır. Yukarıdaki paragrafa aldığımız Vergi Usul Yasası’nın 230. maddesinde asgari zorunlu unsurlar belirtilmektedir. Bu maddede yazılı bulunan unsurlar bir faturada bulunması zorunlu, olağan içeriğin neler olduğunu da göstermektedir.
Bu belge yani fatura, satıcı ile müşteri arasında yapılan bir ticari anlaşma çerçevesinde düzenlenmektedir. Satıcı ile müşteri arasında yapılan anlaşma yazılı olabileceği gibi sözlü de yapılabilmektedir. Bunun yanında satıcı ile müşteri arasında sözlü, telefonla veya telgrafla yapılan sözleşmelerin veya beyanların muhtevasını teyiden bir yazı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyid mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.
Fatura, bir anlaşmaya dayanarak düzenlenmiş ise faturanın muhteviyatının bu anlaşma hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle Türk Ticaret Yasasının 23. maddesindeki “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır” hükmü uyarınca satıcıya sözleşmedeki hükümler hatırlatılarak fatura münderecatı (içeriği) ile sözleşme hükümlerinin birbiri ile uyumlu olmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.
Faturanın, bir sözleşme hükümlerine dayanılarak düzenlenmesi halinde faturanın muhteviyatının doğruluğunun tespiti, bu konuda yapılacak itirazlar daha kolay ve daha az sorunlu olacaktır.
Faturanın, bir sözleşmeye dayanmadan düzenlenmesi durumunda da gene Türk Ticaret Yasasının 23. maddesindeki sekiz günlük itiraz süresi geçerli olmaktadır.
Fatura münderecatından söz ederken, münderecat kelimesi ile neyin anlaşılması gerektiğini açmak gerekmektedir. Münderecat kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde “İçindekiler” olarak açıklanmaktadır. Bu açıklamadan yola çıktığımız takdirde, faturanın münderecatından kast edilenin, faturayı tanzim eden tarafından faturaya yazılan her şeyin münderecat olarak kabul etmek gerekmektedir. Bu durumda fatura muhteviyatı mal veya hizmetin, adedi, açıklamaları tutarı ile fatura üzerinde yapılan hesaplamaları münderecat olarak kabul etmek gerekmektedir. Satılan mal veya hizmet ile ilgili olan bu bilgilerin yanında, faturanın tarihi, malın sevk tarihi ve alıcı ile ilgili bilgiler de münderecattır.
Bütün bu bilgilerin tamamının yapılan ticari ilişkinin kağıda dökülmüş hali ile tam uygunluğu halinde faturanın münderecatının tam doğru olduğu kabul edilebilir.
1.3. Faturanın Karşı Tarafa Teslim Edilmiş Olması
Faturanın bir ispat vesikası olabilmesi için satıcı tarafından müşteriye gönderilmiş olması ve bu gönderilme eyleminin de ispat edilmesi gerekmektedir.
Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesi “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır” hükmünü taşımaktadır. Türk Ticaret Yasasının 23/2 maddesindeki “aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde” ifadesinden amaç, faturaya itiraz edilebilmesi için geçecek sürenin başlangıç tarihini tespittir. Bu tespitin yapılabilmesi için faturanın karşı taraf tarafından alındığının ispatı gerekmektedir. Karşı tarafa fatura çeşitli şekillerle verilebilir. (Tevdi edilebilir) Bunun için verilebilme çeşitleri ile içinde bulunulan yörenin şartlarına göre hareket edebilme olanağı bulunmaktadır. Burada önemli olan faturanın karşı tarafın eline geçtiği, diğer bir tanımla karşı taraf tarafından teslim alındığı tarihin tespitidir.
Bu sebeple faturanın karşı tarafa tebligatının bir ispat vesikası ile faturayı gönderen tarafa geri gelmesi şeklinde yerine getirilmesinin yaratılması en doğru yol alacaktır. Bu düşüncelere göre faturanın karşı tarafa iletilmesi eyleminin, iadeli taahhütlü, taahhütlü, kargo veya noter vasıtası ile gönderilmesini örnek olarak verebiliriz.
Ancak yukarıdaki paragrafta faturanın karşı tarafa iletilmesinde gönderilecek belgenin taahhütlü, iadeli taahhütlü, kargo yolları ile iletilmesini önermemize karşı, bu yollar ile karşı tarafa tebliğ edilen fatura, gene karşı tarafa gönderilen zarfın içinden çıkmadığı gerekçesiyle itiraz edilebilmektedir. Bu tip bir itiraza olanak bırakmamak gayesiyle önerimiz, faturanın karşı tarafa;
- Noter vasıtasıyla gönderilmesi, veya
- “İlişikteki …. Tarih … No.lu fatura teslim alınmıştır şeklinde basit bir tutanakla teslimi, veya
- Faturanın ikinci nüshasına faturanın teslim alan tarafından imzalanması şeklinde teslim/tebliğ edilmesi en garanti yol olacaktır.
Faturanın karşı tarafa gönderilmesinin ispat edilememesi veya hiç gönderilmemiş olması durumlarında bu fatura ancak satıcı açısından bir belge olma niteliğini taşıyacaktır.
Ancak bu durumda malı alan veya hizmetten yararlanan müşterinin kayıtlarında da bir tutarsızlık oluşacaktır. Şöyle ki, müşteri bir mal almış veya bir hizmetten yararlanmış ise almış olduğu mal envanterine fiilen girmiş olmaktadır. Ancak envanterine fiilen girmiş olduğu bir malı, muhasebe kayıtlarında göstermemiş olabilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü zaman içinde almış olduğu bu malı ya satacak, ya da imalatçı bir firma ise imalatında kullanacaktır.
Ayrıca müşteri firma bir hizmetten yararlanmış ise kendi düzeni içinde bu hizmetin muhakkak bir yansıması olacaktır. Örneğin, bir inşaat firması, yapmakta olduğu bir inşaat için proje yaptırmış ve bu hizmetin karşılığı olan fatura kayıtlarına girmemiş ise, yaptırmış olduğu proje yapım işi, muhasebe düzeni çerçevesinde boşlukta kalmış bir görüntü yaratacaktır.
Bu sebeplerden dolayı müşteri firmanın almış olduğu mal veya gördürmüş olduğu hizmet karşılığında satıcı tarafından düzenlenmek zorunda bulunulan faturayı temin etmek ve bunu kayıtlarına intikal ettirmek zorunluluğu vardır. Ancak teslim alınan bu faturanın Türk Ticaret Yasası’nın 23/2 maddesindeki sekiz günlük sürenin dışında olması veya faturanın teslim edildiğinin satıcı tarafından ispat edilememesi durumlarında, bu faturanın satıcı açısından bir ispat vesikası olarak kabul edilebilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü faturanın müşteriye teslim edilmiş olma durumunu ispat etmek zorunluluğu satıcı tarafın yükümlülüğündedir.